
Göbeklitepe bilimin inançla buluşmasının işaretidir. Basite kaçmadan ısrarla, yılmadan tekrar tekrar binlerce yıl büyük bir kararlılıkla tonlarca taşın işlenerek hem de üzeri tonlarca toprakla örtülerek geleceğe ulaşabilme çabalarının işaretidir.
Peki ama neydi bu kadar önemli olan? Anlatmak, aktarmak istedikleri bilgi ya da inandıkları şey neydi? Yok olmasını engellemek için tonlarca toprağı taşıtan güç ya da inanç neydi? Yapıldıktan 1000 yıl sonra gömülmesinin sebebi neydi? Bütün bunları sevgiyle mi yoksa korkuyla mı yaptılar?
Siz önümüzdeki yıl neslinizin sona ereceğini biliyor olsanız sizden sonraki kuşaklara ışık tutmak için ne bırakırdınız? Nerede bırakırdınız? Ne şekilde bırakırdınız? Ya da bırakır mıydınız? Derler ki geleceğe bir şey bırakmak istersen onu taşa yaz. Günümüzden 12.000 yıl önce bu insanlar farkındalığı yüksek ve tarif edilmesi zor bir bilinç seviyesine sahiptiler. İbadet varoluşlarının önemli bir parçasıydı. İnsanlara da sahip oldukları bu bilinci heykeller ve taşlarla anlatmaya çalıştılar.
Yaklaşık 20 yıl boyunca vefatına kadar aralıksız Göbeklite’de kazı çalışmalarını sürdüren ve kendisine çok şey borçlu olduğumuz Arkeolog Klaus Schmidt Göbeklitepe’deki tüm taşların tek bir amaç uğruna toplandığını söyler. Günümüzden yaklaşık 12.000 yıl önce, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgede, günümüzde kutsal hilalin tam göbeğinde adlandırabileceğimiz ve çevreden rahatlıkla görülebilen tepenin en üst kesiminde insanlık tarihinin en önemli değşimlerinden biri yaşanmaktaydı.İnsanoğlu avlayıcı,toplayıcı bir yaşam tarzından,yerleşik hayata çiftçi,üretici düzene geçmek üzereydi. Binlerce yıl öncesinin bu avcı toplayıcılarının bu geçiş döneminde mütevazi bir yaşam sürdüklerine dair öngörülerin aksine görkemli bir evre yaşadıklarını Göbeklitepe’de bize bırakılan izler göstermektedir.
Göbeklitepe’de bizleri şaşırtıcı görkemde karşımıza çıkan T formundaki sütunların yanında başta ereksiyon halindeki tilki ile boğa, yılan, akrep, domuz ve yabani ördek çizimleri bizlere ne tür bir mesaj vermekteydi? Neden hepsinin başı sunak alanı olan doğuya yani merkeze bakmaktaydı? Ortada belki de bir kadın ve erkek olarak nitelendirilebilecek birbirine bakan Tanrısallaştırılmış insan figürlerinin konumu, belinden bağlanmış kuzu postu önlükleri ile bize hangi sembolleri hatırlatmaktadır?
Göbeklitepe, arkeolojik buluntular ortaya çıkmadan önce, bölge halkının tepedeki asırlık ağacın altında toplanıp dilek tuttuğu, kurbanlar kestiği ve önemli şahsiyetlerin mezarlarının buraya yapılmasına ne demeli? 12 bin yıl önceki ilk tapınağın izi bile bilinmezken, yine kutlu sayılan bu tepe, insanlığın belki de en eski inanç merkeziydi. Kutsal olanın adı değişirken anlamı medeniyetlerden birbirine mi aktarılmıştı? Tıpkı Göbeklitepe’de dönen atalarımız gibi dilek ağacının da etrafında dönme kültürü, dairesel yapıda inşa edilmiş olmasının bize aktarmak istediği bir mesaj var. Coğrafyanın bu en yüksek bölümünde asırlar boyunca kültürler, inançlar birbirini harmanlamıştır.
Göbekli Tepe’deki yapılar, Meksika’daki Chicken İtza mabedinden 9.200 yıl, çok meşhur Stonehedge’deki megalitlerden ve Mısır’daki Keops piramitlerinden 7.500 yıl, Malta’daki mabetlerden 6.400 yıl daha eskidir. Çevresindeki arkeolojik olarak değerli bulgular veren yerler arasında, Nevali Çöri, Gürcü Tepe, Çayönü’nü sayabiliriz.
Urfa, Hz.İbrahim’in doğduğu ve daha sonra burada ateşe atıldığı, Hz Eyüp’ün yine hastalığına burada sabır gösterdiği, yakınlarında Hz.Şuayyip’in Şuayp şehrini kurduğu, yakınlarındaki Soğmatar ‘da Hz.Musa’nın yaşadığı, peygamberler şehridir.
Hz. İbrahim, putları kıran ilk kişidir ve isim köküne indiğimizde BRAHMA; Hint öğretisindeki yüce varlığın ismini, Antik Mısır dininde ABA RA HİM –Işık Halkının Babası- anlamları ile karşılaşmaktayız. Hz. İbrahim Göbekli Tepe’deki putları mı kırdı veya Göbekli Tepe’deki ritüeller bize tanrıya ilk teslim olan Hz.İbrahim’in dinini mi anlatıyor, bilebilmemiz mümkün değil. Fakat hiçbir şeyin tesadüf olmadığı da aşikardır…
Göbekli Tepe, insan eli ile yapılmış en büyük dini yapıdır. Yaklaşık 300 mt çapında bir alan yapay bir şekilde doldurularak 15 mt yüksekliğinde bir tepe; yaklaşık 500.000 m3 toprak, tortu malzemesinin insan eli ile toplanıp yığılarak oluşturulmuştur.10 Sümer dilinde mabet anlamını taşıyan TEMEN kelimesi -ki daha sonra temple kelimesinin kökenini oluşturan Grekçedeki TEMENOS kelimesi buradan gelmektedir- “yığın halinde kümelenmiş toprak yükselti” anlamına gelmektedir.
Göbekli Tepe’de konut binası olarak kullanılan herhangi bir binaya, kafatası, yeniden şekillendirilmiş kafatası veya insan kemiklerine rastlanılmamıştır. Burada inşa edilen her şey kutsal-ritüelik bir amaç güdülerek yapılmıştı. Hiçbir binada ocak vb. yerleşim için kullanılacak bir mekân bulunamamıştır.
Göbekli Tepe sadece “şimdiye kadar bulunmuş en önemli bir arkeolojik keşif” değildir. Göbeklitepe toprağın altında derinlere inildiğinde nelerin gizli olabileceğini gösteren en önemli kanıttır. Göbeklitepe etrafınızda gördüğünüz birçok sembolün ilk kez dile geldiği yerdir. Bizlere düşen Anadolu’da keşfedilen dünyanın bu ilk mabedini ziyaret edip, çocuklarımıza hakkettikleri gibi miras bırakmaktır.
Kaynaklar :
Schmidt, K. (2007). Göbekli Tepe – En Eski Tapınağı Yapanlar. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları.
Sepici, L. (2013). Göbekli Tepe. İstanbul: Sınır Ötesi Yayınları.
J.Braidwood, R. (1999). Tarih Öncesi İnsan. İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları.
Rehberlik notları
1 Yorum. Yeni Yorum
Hoş gelmişsin kardeşim bizim kutsal diyarlara .. insan haber vermez mi ? Cizre’ye beklerim.