Bizans Soylularının 5. Yüzyıldan itibaren sayfiye konakları inşaa ettirdikleri Haliç’in kuzey kıyıları, Okmeydanı ve Kasımpaşa sırtlarına kadar olan koruluk ve sayfiye bölgesi, gerek Bizans gerekse de sonrasında Osmanlılar tarafından 18. Yüzyıl sonlarına kadar bağ alanı, koruluk ve sayfiye alanı olarak kullanıldığı için bu bölgeye Padişahın has bahçelerinden gelen “Hasköy” isminin verildiğini biliyoruz. Bizans döneminden beri hem Karay Yahudileri’nin hem de önce Romanyot sonrasında Sefarad Yahudileri için önemli yerleşim yerlerinden biri olan Hasköy semti günümüzde sadece ayakta kalabilmiş Maallem Sinagogu ile Yahudi mirasının izlerini sürdürüyor. Gelin bu sayımızda bir yandan Hasköy’ün eşsiz güzelliklerini dinlerken, kaybolmakta olan Yahudi mirasına kulak verelim.
Aynalıkavak Kasrı
- yüzyıldan itibaren Haliç kıyılarını süsleyen ve günümüzde Aynalıkavak Kasrı adıyla tanınan yapı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde “Aynalıkavak Sarayı” ya da “Tersane Sarayı” olarak bilinen yapılar grubundan günümüze ulaşabilen tek örnektir. Osmanlı’nın Has Bahçesi’ndeki ilk yapılaşmanın tarihi Fatih Sultan Mehmed dönemine dek inmekte, burada inşa edildiği kesin olarak bilinen ilk kasır ise Sultan I. Ahmed (1603-1617) dönemine tarihlenmektedir. Süreç içinde padişahların yaptırdığı kasırlarla gelişen ve “Tersane Sarayı” olarak anılan bu yapılar topluluğu; 17. yüzyıldan başlayarak “Aynalıkavak Sarayı” olarak da adlandırılmıştır. Saray bütünü içinde yer alan ve Sultan III. Ahmed (1703-1730) döneminde yaptırıldığı sanılan Aynalıkavak Kasrı, Sultan III. Selim (1789-1807) döneminde büyük bir onarım görerek yeniden düzenlenmiş ve bugünkü görünümünü kazanmıştır. Ağırlıklı olarak 19. yüzyıl saray, köşk ve kasırlarından oluşan saray yapıları arasında daha erken dönemlerden günümüze gelmiş tek yapı olan Aynalıkavak Kasrı geleneksel mimarîsi ve dekorasyon özellikleriyle son derece ayrıcalıklıdır. Dîvânhâne ve Beste Odası’nda pencere üstlerinden dolaşan bir frizde dönemin tanınmış şairleri Şeyh Gâlib ve Enderûnî Fâzıl’ın, kasrı ve III. Selim’i öven şiirleri Hattat Mehmed Esad El Yesârî tarafından ta‘lîk hat ile yazılmıştır. Deniz cephesinde iki, kara cephesinde tek katlı kütlesiyle Osmanlı klasik mimarlığının son ve ilginç yapılarından biri olan Kasır; süsleme açısından da çağının beğenisini yansıtmakta, özellikle besteci Sultan III. Selim dönemi kültürünün pek çok öğesini bünyesinde barındırmaktadır.
Eski Alliance Okulu’ndan Kadir Has Universitesi Misafirevi’ne …
1860’lı yıllardan itibaren A.I.U Evrensel Yahudi Birliği adı ile özellikle Ortadoğu, Kuzey Afrika’da Avrupa uygarlığından yoksun Yahudi toplumlarını eğitim yolu ile modernleşmelerini sağlamak amacı ile kurulan Alliance okullarının en eskilerinden biri de 1874 yılında bu binada faaliyete geçen Hasköy Alliance Kız Okulu idi. 1877 yılında aynı okulda erkek öğrencilere de eğitim verilmeye başlanması okulun kitabesine “Alliance Israélite Ecole des Garçons” ibaresinin Sultan II.Abdülhamid’e teşekkür nişanesi ile birlikte konmasının da sebebi olur. Kitabenin ortasında da sağlık Tanrısı Asklepios’un atribüsü olan birbirine sarılı iki yılan kabartması bulunur. Okulun bir bölümü Fransızca,Türkçe ve İbranice ders verirken diğer yanındaki Ruhban Okulu’nda da öğrenciler din dersleri almaya başlarlar. Merhum Hahambaşımız Rav David Asseo 1955-1961 yıllarında Hasköy Ruhani Okulu’nun müdürlük görevini üstlenir. Rav Yeuda Adoni ise 1963 yılına kadar hem ilkokul hem de ruhban okulunda ders vermeye devam eder. Okulun 1963 yılında ruhani bölümü öğrenci azlığından, ilkokul ise Galata’ya taşınacağından dolayı kapanır. Yahudiler artık daha yoğunlukla Galata bölgesindedirler. Rav Adoni, 2.Karma İlkokulu adı ile şimdiki Or-Yom binasında öğretmenliğe devam eder. Kurum, 1963 yılında Merhum Rav David Asseo’nun önderliğinde İhtiyarlara Yardım Derneği’ne dönüştürülür ve yaklaşık 50 yıl bir fiil bu binada faaliyetine gün geçtikçe gelişerek devam eder. Hayırsever bağışçıların yardımları sayesinde İhtiyarlara Yardım Derneği uzun yıllar Yahudi toplumunun gurur kaynağı ve yaşlılarını güvenle teslim ettiği bir kurum görevini sürdürür. Günümüzde yapı Kadir Has Üniversitesinin misafirhanesi olarak kiralanmış ve aktif olarak öğrencilere hizmet vermektedir.
Hasköy Maallem Sinagogu
Hasköy Maallem Sinagogu’na yıllardır emek veren Gabay’ı Moris Behar Hasköy’ü şu sözlerle tanımlar : “Hasköy’ün suyunu bir kere içen, tadına bir kere varan bir daha vazgeçemez.” Nitekim günümüzde restorasyonla birlikte orijinal haliyle bu bölgede ayakta kalabilmiş tek mabedimiz Hasköy Maallem Sinagogu’dur. Maaalem Sinagogu tasarımı, mimari ayrıntıları ve süslemeleriyle ayrıcalıklı bir yere sahip. Sinagog, bir zamanlar yörenin 30 bine yaklaşan nüfuslu Yahudi yaşamının bir mirası. Maalem sözcüğünün anlamını veya kökenini açıklayan herhangi bir belgeye rastlanmamış ama bu sözcüğün mahallelerine sahip çıkan Yahudilerin gururla kullandıkları ‘Mahallem’ kelimesinin kısaltması olduğuna dair bir iddia var. Kubbenin göbeğinde altın varaklı güneş motifi, sekiz dilime bölünmüş hayal ürünü manzara resimleri yer alır. ‘Teva’, Ahrida Sinagogu’ndaki gibi bir gemi pruvasını andırır ve Nuh’un Gemisi’ni simgelediği söylenir. Sinagog 1991 yılında başlayan ve Mimar Jak Rodikli’nin gerçekleştirdiği 7-8 ay süren bir restorasyon sonrasında günümüze orijinal hali ile ulaşabilmiş. Sinagog içerisinde bir ufak dua salonu,merhum Rav David Asseo adına bir toplantı salonu ve sinagogun geçmişten gelen fotoğraflarını da barındıran yönetim kurulu salonu da mevcuttur. Günümüzde artık Yahudi toplumunun aktif olarak yaşamadığı bu bölgedeki tek faal sinagogu ayakta tutmak hepimizin ortak görevidir.
Aya Paraskevi Rum Ortodoks Kilisesi – Tekstilcilerin Azize’sinin Kilisesi
Eflak Voyvodası Konstantin Brankovanos tarafından 1692’de ilk kadın azizelerden Bakire Azize Paraskevi adına inşa ettirilen ve yangınlar yüzünden daha önce yok olma tehlikesi de atlatan Hasköy Aya Paraskevi Ortodoks Kilisesi 2004 yılında Galatasaray’ın eski Teknik Direktörü Mirce Lucescu ve eşi Eleni tarafından yapılan yenilenme çalışmaları,ikonaların tamiri ve çevre düzenlenmesi ile günümüze sağlam bir şekilde ulaştırılabilmiş. Aya Paraskevi Kilisesi bugün Fener Rum Patrikhanesi tarafından bölgede Rum kalmadığı için Türkiye’de yaşayan Romanyalı ve Moldovalı Ortodokslar’ın kullanımına verilmiş. Kilisede ayinleri Sergiui Marcel Vlad adlı Romen rahip yönetiyor. Romalı zengin bir ailenin üç kızından biri olan Paraskevi, ailesinin ölümünden sonra Hıristiyan olup, tüm malını dağıtmıştır. İmparator Antonius’un (138 – 161) emriyle 26 Temmuz’da Paraskevi başı kesilerek idam edilmiştir.
Hıristiyanlığın kabulünün ardından azize ilan edilen Paraskevi, Parthenomartis unvanını almıştır. Azizenin çocuk isteyen kadınlara ve göz hastalarına yardım ettiğine inanılmıştır. Kitabesinden anlaşıldığına göre kilise, Eflak Voyvodası Konstantin Brankovanos’un yardımlarıyla aynı yerde bulunan ayazmanın üzerine, 1692’de inşa edilmiştir. İkonostasisin altında Azizler Nikolaos, Demetrios, Paraskeve, Meryem ve çocuk İsa, İsa, İoannes Prodromos, Argyre görülebilir. Üstte ise İncil’den alınma bayram sahneleri tasvir edilmiştir.
Tarihi Lengerhane Binası ve Hasköy Tersanesi
Osmanlılarda gemiyi sabitlemek için denize atılan zincir ve ucundaki çapaya Lenger, bunların yapıldığı yere ise Lengerhane denilmiştir. Bizans döneminde başka maksatlar için inşa edilmiş bir binanın temelleri üzerine kurulmuş bu Osmanlı Lengerhanesi’nin geçmişi, Sultan III.Ahmet devrine uzanmaktadır. . Hasköy Tersanesi, 1861 yılında Şirket-i Hayriye tarafından kendi gemilerinin bakım-onarımı için kurulmuştur. Başlangıçta atölye düzeninde birkaç binadan oluşan tersane, zamanla olanaklar oranında genişletilir. Önce tersaneye 45 metrelik bir ahşap kızak kurulur ve çekme gücü, istimle çalışan bir ırgattan sağlanır. Bu ırgat 1910 yılında elektrikle çalışır hale getirilirken, 1938’de ise 75 ve 76 baca numaralı şehir hattı vapurları Kocataş ile Sarıyer burada inşa edilir. Günümüzde yaklaşık 27 bin metrekarelik alana yayılan Rahmi Koç Müzesi , üç ana bölümden oluşmaktadır. Müzenin birbirinden ilginç çocuklara yönelik faaliyetlerinin dışında Fenerbahçe Vapuru,Denizaltı,Antika araba ve uçak koleksiyonu,demiyorlu ve yaşayan geçmiş bölümü de endüstriyel mirasın aynası olarak bizleri tarih içinde bir geziye davet etmektedir.
El Kal de Sinyora – Sinyora Sinagogu
Bugün Hasköy’de terkedilmiş içi boş durumda bulunan onlarca Sinagog’tan birisi de bir eşi İzmir’de bulunan “Sinyora” Sinagogu’dur. Aya Pareskevi kilisesinin hemen yakınında bulunan bu sinagogun 16. Yüzyılda Avrupa ve Osmanlı tarihinde önemli bir rol oynamış,Kanuni Sultan Süleyman’ın Yahudi bankeri olarak da bilinen “Dona Gracia Mendes Nasi” adına yapıldığı rivayet edilir. Portekiz’de başlayan, Hollanda ve Venedik’te devam eden Dona Gracia Nasi’nin hikayesi Kanuni’nin doktoru Josef Hamon’un Sultana durumu anlatması ile Osmanlı’da kesişir. Hayatı boyunca Yahudi toplumu için ve özellikle Marranos’ların tekrardan Yahudiliğe dönmesi için mücadele eden Nasi’ler Tiberia’da Kanuni’nin izni ile toprak satın alarak bir anlamda da Siyonizm’in temellerini Theodor Hertzl’den çok daha evvel burada hayal etmişlerdir. Umarım yakın zamanda Sinyora Sinagogu restore edilerek eski görkemine kavuşur.
Parmakkapı Abudara Sinagogu
Hasköy’de restore edilmeyi bekleyen, yakın zamanda atölye iken içi şu anda boşaltılmış olan bir diğer önemli Sinagog ise Aburada’dır. Sinagoga diğer adını veren Parmakkapı ismi ile ilgili farklı rivayetler olmasına rağmen en bilineni İstanbul surlarında bir zamanlar en fazla bir insan vücudunun sığabileceği eni boyu dar ve kısa kapılardan birinin de burada bulunmasıymış. Halk arasında ana kapılar kapandıktan sonra ancak tanınmış kişilerin geçebileceği bu kapılara parmakkapı adı verilmiş.
Hasköy’de tıpkı Aburada ve Sinyora Sinagogları gibi günümüze aktif halde ulaşamamış birçok mesleki loncanın sinagogları ve bugün yıkık halde bulunan Kula,kafe olarak faaliyet gösteren Esgher, kapalı durumda bulunan Mayor ve yangınlarda yok olan sinagoglar bulunmaktadır.
Hasköy’ün tarihi dokusunu ve Yahudi kültürünü keşfetmek için sizleri İstanbul Tükenmeden “Osmanlı’nın sayfiyesi Hasköy” turumuza bekleriz.